29 Nisan 2015 Çarşamba

TASARIMIN İNSAN YAŞAMINDAKİ YERİ ÜZERİNE NAZ KESKİN'İN KALEME ALDIĞI YAZI


İnsan yaşamı boyunca,tasarım adına bir çok veriyi zamanın ve yaşantısının her alanında kullanarak bunun avantajlarını yaşamaktadır.

Daha küçücük cocuk iken bunu yansıtmasını iyi bilir.Birey kendini geliştirerek ,diğer yaş evrelerinde de bunu yaşamına aksettirir.Bu yaşamında daha ahenkli,daha düzenli,daha estetik,daha farklı,daha önde ve öncelikli olarak yol almasını sağlar.

İşte bu doğuştan var olan özel  yetenekler;kişinin kendisini her alanda eğitip ve geliştirdiği sürece başarısı somutlaşır sonucuna varabiliriz.
Fakat kişi,kendisinde var olan beceriyi eğitimle destekleyerek,tecrübeye sahip olarak kendini donattığını varsayarsak;Ülkemizde hakettiği yerde ve pozisyonda  üretime ve verimli olmaya aday olabiliyor mu? Bunun yanıtını üzülerek hayır demek  durumundayım.Şuan  sektörde ucuz eleman çalıştırma mantığı yada korsan yada kopyacılık eylemiyle eleman çalıştıran yada hiç çalıştırmadan iş yapan sayısız işveren vardır..
Bu;moda sektörünü yaralayan,üretim ve yenilik adına hiçbirşey yapılamaz duruma getirmiştir.Yetkin ve donanımlı tasarımcı olarak ben;herhangi bir markayı firmayı veya piyasada var olan ürünü eleştirebilmekteyim.Bazen öyle şeyler görüyorum ki aklım almıyor..Para var, ekipman var ama vizyon ve beyin ekibi olmayan sektördeki  büyükler hiçbirşeyin farkında olmadan sürekli üretiyorlar.Tüketiciler  bilinçsiz,var olanı tüketmek durumunda  bırakılıyorlar.
Biz tasarımcılar işte her sunulanı almıyoruz. Daha seçici davranıyoruz.Bu köşede amacım birazcık farkında olma duygusunu size anımsattırabilmek....
Tekstil tasarımı gerektiren bir üründe ,görsel sunuma sahip bir obje ,hatta bir ürün reklamı zaman zaman, yanlış sunumlarla ,yanlış teknik bilgilerle ve orantılarla amatör ruhla uğraşılmadan düşünülmeden ,denenmeden ,analizi yapılmadan ucuzluk ,kolaya kaçma ,hazıra konma  gibi mantıklarla piyasada yer almaktadır.
Hepimizin gayesi;emek,birikim,eğitim,kariyer,donanım gibi unsurlara sahip isek bunları değiştirebilme adına neler yapabiliriz?Sektörde parası olan ,bütün tekniksel ve eğitimsel yetileri  olmayanlar aslında hiçte haketmedikleri  şekilde piyasada yer almaktalar.Nedeni,ucuz eleman çalıştırmak ve donanımlı çalışan seçemedikleri için bu sonuçla karşı karşıya gelmiş oluyoruz.Bu durum;çoğu meslektaşlarımın işini uzun soluklu yapmasını engellemektedir..
Aktif,yaratıcı ruhla çalışabileceğimiz fırsatlar umut ediyorum.Hakettiğiniz konumda hakettiğiniz değer ve bedelle ...
Güzel tasarımlar arasında yaşamanız dileğiyle..                                                                                          
                                                                            MODA TASARIMCISI ,KREATİF  DANIŞMAN
                                                                                                  NAZ   KESKİN

GÜLÜN ANLAMI ve SEMBOLÜ


GÜL'ÜN  SEMBOLÜ VE ANLAMI

 Kadim zamanlardan başlayarak Diyonizos kültü, Zerdüştlük, Mitraizm, Pisagorculuk,Neo-Platonizm, Kabalizm, Tasavvuf, Mevlevilik, Bektaşilik, Sufilik, Batınilik gibi daha pek çok ezoterik grup binlerce yıldan beri Mısır, Mezopotamya ve Ortadoğu’da kendi inanç, sembolizm ve ritüel sistemleri ile yoğrulmuşlar ve birbirlerinden etkilenerek Rönesans dönemine kadar ulaşmışlardır. Ezoterik akımlar; Simya, Okültizm, Kabala, Gnostisizm, İslam Ezoterizmi, Gül-Haç  Örgütü, Tapınak Şövalyeleri ve Hermetizm gibi akımların tümünü kapsar; Tanrı’dan ötürü var olan insanın iyi cevherini uygulamalarla ve bilgilendirme yoluyla daha da mükemmel hale getirmeyi amaçlarlar. Gül sembolü de böyle ortak bir semboldür ve hepsinde bir karşılığı vardır.



                                 
 Gül, göksel mükemmelliği bünyesinde barındırırken dünyasal tutkuları da içeren, dolayısıyla içinde zıtlıkları taşıyan son derece kompleks bir ezoterik semboldür. Aynı zamanda da dünyanın her yerinde şairler tarafından özel bir önem atfedilen, yaygın kullanımı olan bir semboldür. Batı simyasında en önemli çiçek olup kısmen Doğu Ezoterizmi’nde de yer alır. 



Gül hem zaman, hem ebediyet’tir; hem yaşam hem de ölümdür, hem doğurganlık hem de bekarettir. Gül mükemmelliktir, pleroma’nın tamamlanmanın, yaşamın gizeminin, hayatın kalp merkezinin, bilinmeyenin sembolü olup güzellik, zerafet, mutluluk ve aynı zamanda şehvet düşkünlüğü, tutkular, hatta şarapla ilişkilendirildiğinde şehvetin ve baştan çıkarıcılığın da sembolüdür. Dişil tanrıçaların çiçeği olarak gül; sevginin, hayatın, yaratılışın, doğurganlığın ve insandaki dişil gücün sembolüdür.



 

Gülün renginden ve taç yapraklarının sayısından daha detaylı semboller de çıkarılmaktadır. Gülün şekli yuvarlak olduğunda anlamı mandalaya denktir. Yedi taçyapraklı gül yedili modeli ima eder, yani uzayın yedi yönü, haftanın yedi günü, yedi gezegen, mükemmelliğin yedi derecesi gibi. Sekiz taç yapraklı gül ise yenilenmenin sembolüdür.


 Dolayısıyla mistik merkez, kalp, Eros’un bahçesi, Dante’nin cenneti, Venüs’ün Amblemi gül sembolüyle ilişkilendirilen sembolleridir. 
 Gül, eşmerkezli iç içe daireler sembolizmini de içinde barındırır ve güzel kokulu olduğu gibi dikeni de olan bir çiçektir. Gül, batıda kalbin ve sevginin sembolü olmuştur.


                                           İSLAM SEMBOLİZM'İNDE GÜL

 Bağdat Gülü’nde; ilk halka Yasalar’ı, ikinci halka Yol’u, üçüncüsü Bilgi’yi temsil eder ve bu üçü birlikte Allah’ın İsimleri’dirler. İslami tradisyonlarda, Hz. Muhammed’in, Hz. Ali’nin ve Mevlana’nın gülle ilgili olumlu sözlerinden bahsedilir. Hz. Muhammed’in vahiylerini aldığı zamanlar ortalığın gül koktuğu rivayet edilir. Gül, Sufilik’te ruhsal aydınlanmanın ve kalp gözünün açılmasının sembolüdür. Anne Marie Schimmel’e göre gül, İlahi Cemal’in yüce tecellisi veya maşukun (sevgilinin) yanağının simgesi ve bülbül de can kuşudur. Gül-bülbül ise güller çiçek açtığında dokunaklı bir şekilde ötmeye başlayan kederli bülbülü; özlem çeken ruhu sembolize eder. Başka bir deyişle gül ve bülbül simgeleriyle hissedilen mistik, tasavvufi bir aşk tarif edilmeye çalışılmıştır. Bir hadiste “Kırmızı gül Allah’ın Mehabeti’nden (3) bir parçadır” denilmektedir. Rüzbihan Bakli , Allah’ı gül bulutları şeklinde, ilahi zatı harika bir kırmızı gül olarak görür.


20 Nisan 2015 Pazartesi

BU BAHARI ;İLK BAHARIMIZ GİBİ YAŞAMAYA NE DERSİNİZ?

                            

                          İLK BAHARIMIZ GİBİ YAŞAMAYA NE DERSİNİZ?








Evet bir baharın daha içinde bulduk kendimizi.Onca problemsel olaylar var olsa da çevremizde;Doğa her seferinde hep yenilenerek var olmaya, umursuzca devam etmekte.
Aslında bizim bu sese kulak vermemiz gerek. İlahi varoluş,süregeliş,yaşam tioları içinde gizlidir;
Maharet görebilmekte,anlayabilmektedir.
İlkbahar umutlanmak,çiçeklenmek,güzelliklerin üremesi,doğanın cömertliğinin dansı,aşk ve sevgi zamanlarıdır.





 Leylaklar,sümbüller,erguvanlar kokularını salmakta şimdi;
 Hüzünlerin ,karamsarlıkların gitme vakti,
 Sıcacık kumların arasından esen deniz rüzgarları 
 Sarıyor seni yoksa farkedemedin mi? 

                                                                     By Naz KESKİN